AVUKAT MİLLETVEKİLİ ADAYLARI

14 Mayıs 2023’te yapılacağı önce Cumhurbaşkanlığı Kararı ile, ardından Yüksek Seçim Kurulu kararı ile ilân edilen milletvekili seçimlerine yönelik olarak siyasi partilerin aday listeleri bu yazının yayınlandığı tarihte kesinleşiyor.

16 Nisan 2017’de düzenlenen Anayasa Referandumu ile kabul edilen ve 20.07.2016’da ilân edilen olağanüstü hâl devam ederkenTürkiye’ye özgü olarak” yapılandırılan Cumhurbaşkanlığı sistemi ile, yasama erkinin yürütme erki üzerindeki denetleme etkisi daha sınırlı hâle geldi. Ancak aslî düzenleme faaliyeti, yani Kanun yapmak yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevi. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın içinden seçildiği siyasi ittifakın TBMM’de salt çoğunluğu sağlayamadığı bir senaryonun gerçekleşmesi hâlinde, milletvekillerinin ağırlığının artacağını öngörmek mümkün.

Halihazırda devam etmekte olan 27. Yasama Dönemi için seçilmiş olan 600 milletvekilinin 134’ü hukuk fakültesi mezunu ve bunların 123’ü (ortalama 1/5’i) avukat. Buna göre Türkiye’de yasama organında en çok temsil edilen meslek de avukatlık oluyor. İçinde bulunduğumuz seçim sürecinde de pek çok avukat yine milletvekili adayı olmayı hedeflemektedir.

Avukatlık, niteliği gereği, toplumun farklı kesimleriyle doğrudan veya dolaylı olarak sık ve yoğun teması gerektiren bir meslek. Hukuk fakültesinde öğrenim görmüş olmak da, yasama süreçlerine iyi bir şekilde vâkıf olmayı sağlıyor. Bu sebeple, pek çok ülkede olduğu gibi, avukatların siyasette ve yasama organında aktif olarak görev almaları eşyanın tâbiatına uygun.

Seçme hakkı gibi seçilme hakkı da önemli bir temel hak. Bu kapsamda milletvekili seçilme hakkını kullanmak isteyen tüm avukatlara aday adaylıklarının ve adaylıklarının hayırlı olmasını diliyorum. Ancak TBMM’de 27. dönemdeki üyelerin 1/5 civarının avukat olmasına rağmen, bu avukat milletvekillerinin avukatlara, Avukatlık Kanunu’na, genel olarak hukuk düzenine yönelik faaliyetlere ne kadar ilgi gösterdiği, kanımca tartışmalı.

Elbette, milletvekillerinin salt bir meslek özelinde çalışma yapması beklenemez, zira milletvekilleri bir seçim bölgesinden seçilse de aslında tüm Türkiye’nin ve tüm Türk vatandaşlarının temsilcisidir. Fakat TBMM’de bu kadar yüksek sayı ile temsil edilen bir meslek grubunun hem kendi mesleğine hem de hukuk sistemine yönelik daha fazla aktif çaba içerisinde olmasını beklemek de olağandır. Ancak gerek 27. Yasama Dönemi’nde, gerekse önceki yasama dönemlerinde, avukatlığın ve Avukatlık Kanunu’nun iyileştirilmesine yönelik tekliflerin daha çok belli milletvekillerinin bireysel olarak sundukları tekliflerine konu olduğu görülüyor.

Buradan hareketle, hem bir seçmen vatandaş, hem bir avukat olarak, mevcut milletvekili adaylarının- aday adaylarının vaatlerini ve seçilen milletvekillerinin faaliyetlerini değerlendirirken, aşağıda 25. madde hâlinde sıraladığım ve soruları/kriterleri göz önünde bulunduruyorum.

1. Fiilen hangi alanda veya hangi alanlarda çalışıyorsunuz?

2. Halihazırda avukatlığın yanında bir başka meslekle veya işle ilgileniyor musunuz? Bu meslek veya iş Avukatlık Kanunu md. 12 kapsamında avukatlıkla birleşebilen işlerden midir? Avukatlık Kanunu md. 11’de sayılan avukatlıkla birleşemeyen işlerden herhangi birini(tacirlik ve esnaflık, özellikle gayrimenkul alımı ve satımı aracılığı, müteahhitlik, kamu kurumlarına yönelik hizmet ve mal tedariği, ithalat-ihracat vs.) yürütüyor musunuz?

Avukatlığın yanında bir başka meslekle veya işle ilgileniyorsanız, avukatlıkla elde ettiğiniz gelirin toplam gelirinize oranı -ortalama olarak- nedir?

3. Milletvekili seçilmeniz hâlinde mevcut müvekkil işlerinizle ilgili olarak nasıl bir tasarrufta bulunacaksınız?

4. Avukatlık büronuzda bağlı/sigortalı/işçi avukat istihdam ediyor musunuz?            

-İstihdam ediyorsanız, çalışma ücreti olarak avukatın niteliğine, becerilerine ve statüsüne göre hakkaniyetli bir ücret ödüyor musunuz? Bu ücretin tamamını prime esas ücret olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildiriyor musunuz? Diğer yasal hakları ve güvenceleri sağlıyor musunuz?     

-Büronuzda siyasi görüş, etnik köken, cinsiyet, medeni hâl vb. hususlar bakımından ayrımcılığa, cinsel tacize ve bezdiriye(mobbinge) karşı uyguladığınız bir politika bulunuyor mu?

5. Müvekkil çevreniz içinde toplu alacak takibi yapan kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar(abonelik sözleşmesi yapan şirketler, bankalar) bulunmakta mıdır?           

6. Eğer arabuluculuk yapıyorsanız, herhangi bir kamu kurumunun/kuruluşunun veya özel kuruluşun işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan toplu/seri arabuluculuk dosyalarını üstlendiniz mi, üstleniyor musunuz?

7. Dava şartı olarak arabuluculuk müessesesi ve bu müessesenin kapsamının genişletilmesi hakkındaki düşünceniz ve yaklaşımınız nedir?

8. Bağlı bulunduğunuz Baro bünyesindeki zorunlu sanık müdafiliği/mağdur vekilliği ve adli yardım hizmetlerinde fiilen bulundunuz mu? Baro bünyesindeki herhangi bir komisyonda veya merkezde aktif olarak görev üstlendiniz mi?         

9. Herhangi bir mağdur, dezavantajlı veya potansiyel gruba(işçi, köylü, tüketici, engelli, çocuk vs.) yönelik bir hak mücadelesine aktif olarak destek sağladığınız mı?    

10. Herhangi bir yabancı dili biliyor musunuz? Biliyorsanız, bildiğiniz yabancı dildeki hukuki metinleri(düzenleme, karar, rapor, rehber vs.) okuyabilecek ve yasama faaliyetinizde karşılaştırmalı hukuk kaynağı olarak kullanabilecek yetkinliğiniz bulunmakta mıdır?      

-Yabancı ülkelerin parlamento heyetlerinin avukat üyeleri ile doğrudan, karşılaştırmalı hukuktan yararlanarak görüşme yürütebilecek düzeyde yeterliliğiniz bulunmakta mıdır?

-Herhangi bir yabancı ülkenin veya uluslararası kurumun düzenlemeleri hakkında herhangi bir araştırma yaptınız mı?         

11. Seçilmeniz hâlinde, farklı partilerden veya ittifaklardan milletvekili seçilen diğer avukatlarla, avukatların lehine olabilecek yasama faaliyetleri konusunda birlikte hareket edecek misiniz?

12. Yasama süreçleri sırasında bağlı bulunduğunuz partinin grup başkanı veya başkan vekili tarafından “önerilecek” veya “empoze edilmeye çalışılabilecek” yöndeki bir oydan veya görüşten farklı yönde oy kullanabilecek veya görüş belirtebilecek misiniz?

13. Avukatın delil toplama yetkisinin güçlendirilmesi konusunda herhangi bir çalışma yapacak mısınız?

14. Avukatın adlî mercilerle, kollukla ve diğer idari merciler nezdinde tesis ettiği işlemlerde saygınlığının ve etkisinin artırılmasına yönelik herhangi bir çalışma yapacak mısınız?

15. Temel yargılama kanunlarına(özellikle HMK ve CMK, İYUK, VUK, İİK vs.) bunların uygulanmasına ilişkin herhangi bir çalışmanız olacak mı?          

16. Avukatların tekel alanına müdahalede bulunan kişilere ve kuruluşlara yönelik herhangi bir çalışmada bulunacak mısınız? (Örnek: hasar danışmanlık şirketleri, arzuhalciler, iş takipçileri, ruhsatsız yabancı hukukçular vs.)

17. Seçilmeniz halinde, Barolar’ın organ seçimlerinde nasıl bir konum alacaksınız? Herhangi bir adayı veya aday grubu desteklemeye yönelik lobi faaliyetinde bulunacak mısınız?

18. Avukatlık mesleğine girilmesine yönelik mevcut sistem hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Avukatlık mesleğine girişin kolaylaştırılmasını mı, zorlaştırılmasını mı savunuyorsunuz?  2024’te ilk defa yapılması öngörülen hukuk meslek sınavı hakkındaki düşünceniz nedir? Mevcut hukuk fakültelerinin öğrenci kapasitesi hakkındaki düşünceleriniz nedir? Hukuk fakültesinde öğrenim gören veya avukatlık stajı gören çocuğunuz, gelininiz/damadınız, yeğeniniz vb. yakınınız bulunmakta mıdır?

19. Baro’ya kaydolan avukatların ilk 5 yıllık kıdemleri sırasında aidat ödememelerine yönelik Kanun düzenlemesi hakkındaki düşünceniz ve yaklaşımınız nedir?  

20. Aynı il içinde birden fazla sayıda Baro kurulmasına yönelik düşünceniz ve yaklaşımınız nedir?

21. Barolar’ın ve Türkiye Barolar Birliği’nin yasama süreçlerinde ne seviyede ve nasıl etkili olması gerektiğini düşünüyorsunuz?     

22. Barolar’ın kurumsal yapısının ve etkisinin güçlendirilmesine yönelik herhangi bir çalışma yapacak mısınız?

23. Kanun yapma faaliyetlerinin “Torba Kanun” ile yapılması hakkındaki düşünceniz ve yaklaşımınız nedir?

24. Herhangi bir sivil toplum kuruluşunda (hemşehri dernekleri haricinde) hak temelli bir çalışmada aktif olarak görev aldınız mı?  

25. Adaylık kampanyanız sırasında afişlerinizde “Avukat” sıfatını kullanacak mısınız? Kullanacaksanız, “Avukat” sıfatını afişlerinizde kullanmayı Avukatlık Kanunu’ndaki ve Reklam Yasağı Yönetmeliği’ndeki reklam yasağı kapsamında nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Milletvekilliği göreviniz sona erdiğinde tekrar avukatlık mesleğine geri dönecek misiniz? Bu durumda avukatlık faaliyetlerinizde “eski milletvekili” sıfatını kullanacak mısınız?

Eğer milletvekili seçilememeniz halinde, avukatlık faaliyetlerinizde “milletvekili adayı” veya “milletvekili aday adayı” sıfatını kullanacak mısınız?

Bu soruları/kriterleri daha da genişletmek veya ayrıntılandırmak da elbette mümkündür. Bu yazı ile gözetilen asıl önemli husus, daha ziyade liderlerin ve partilerin ön planda olduğu ve pek çok milletvekili adayının kim olacağının Yüksek Seçim Kurulu’nun ilân ettiği son gün olan 9 Nisan 2023’te ilân edildiği bu seçim sürecinde ve ardından yeni yasama döneminde, avukat milletvekillerinin seçimine ve kendi meslek alanlarına yönelik yaklaşımlarına ve faaliyetlerine ilişkin farkındalığı bir nebze de olsa da artabilmesidir. Bu vesileyle, milletvekili aday adayı ve aday olan tüm avukatlara başarılar ve iyi çalışmalar diliyorum. 09.04.2023

Onur ACAR

Büyük Avukat Dayanışması Kampanyası İçin İstanbul Barosu’nun Balmumcu Tesisi Satılmalıdır.

6 Şubat 2023’te ve sonrasında gerçekleşen depremler sebebiyle vefat eden avukat sayısı 119, evi ve işyeri zarar gören avukat sayısı ise yaklaşık 9.000 olarak bildirilmiştir. Deprem bölgesinde bulunup can ve mal kaybı yaşamayan avukatlar da, müvekkillerinin bir kısmının vefatı ve mal kaybı sebebiyle ciddi bir maddi zararla karşı karşıyadırlar.

Yaşadığımız can kaybından ötürü yas tutarken, bir taraftan da depremzede olan avukat meslektaşlarımızın çalışma düzenlerini yeniden kurabilmeleri için gerekli tüm kaynakları seferber etmemiz gerekiyor. Deprem bölgesindeki avukatların (ve stajyer avukatların) mesleki faaliyetlerine başlayabilmeleri ve maddi kayıplarını mümkün mertebe telafi edebilmeleri, aynı zamanda bölgede diğer depremzedelerin haklarını arayabilmeleri ve hukuk sisteminin işleyebilmesi için zorunlu.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Fonu’nun (SYDF) halihazırda yeterli nakit para kaynağı olmadığı(3) için Büyük Avukat Dayanışması #BüyükAvukatDayanışması adıyla bir bağış kampanyası başladı. Bu kampanyada Türkiye avukat camiası muhakkak olabildiğince kaynağı sağlamaya çalışacaktır.

Bu kampanyanın etkisinin artması için, bir İstanbul Barosu üyesi avukat olarak, TBB ve İstanbul Barosu yönetimlerine çağrım; bu iki kurum arasında imzalanan Protokol’le, İstanbul Barosu’na kazandırılan ve halihazırda bir ticari şirkete işletmesi için kiralanan Balmumcu lokalinin mümkün olan en kısa süre içinde ve hakkaniyetli bir bedelle satılması ve elde edilecek satış bedelinin depremzede avukatların yararına olacak şekilde kullanılmasıdır.

Bu yazının amaçı, söz konusu taşınmaz ile ilgili tartışmaları tekrar etmek değildir. Gün, birlik olma günüdür. Söz konusu taşınmaz ve tesisle ilgili olarak aşağıdaki hususları dikkate aldığımızda, bu tesise sarf edilen kaynağın depremzede avukatlara yönlendirilmesi de birliğin ve dayanışmanın bir gereğidir.

-Söz konusu tesisin 2012 yılındaki dolar kuru itibariyle 6.000.000-USD (10.836.000-TL) karşılığında satın alınmıştır.
-Bu tesis ilgili işletmeci firma tarafından yapılacak tadilat karşılığında son derece düşük sayılabilecek bir bedelle kiralanmıştır.
-Bu tesis ulaşım açısından merkezi bir konumda değildir, ancak özel araçla ulaşılabilecek durumdadır.
-İşletmede İstanbul Barosu avukatlarına %20 oranında indirim sağlamasına rağmen görece yüksek fiyatlıdır.
-Tesisin kapasitesi sınırlıdır ve toplam sayısı 60.000’i geçen İstanbul Barosu avukatlarının büyük çoğunluğu buradan sosyal lokal olarak yararlanamamaktadır.

Bu sebeple, bu tesisin bir üçüncü kişiye/kuruluşa satılmasında kamu yararı bulunmaktadır. Bu satışın da mümkün mertebe, TBB ve İstanbul Barosu tarafından, bir başka kurumun müdahalesini gerekmeyecek şekilde ve elbette şeffaflık ilkesine uygun olarak gerçekleştirilmesi isabetli olacaktır. Bunun için İstanbul Barosu’nun sadece Yönetim Kurulu kararı alarak,(olağanüstü genel kurul kararı gerekmeksizin), TBB ile tekrar bir Protokol düzenleyerek taşınmazın mülkiyetini TBB’ye devretmesi ve satışı da doğrudan TBB’nin/SYDF’nin açık artırma yoluyla gerçekleştirmesi halinde, hiçbir İstanbul Barosu üyesinin, Adalet Bakanlığı’nın ya da Cumhurbaşkanlığı’nın/Devlet Denetleme Kurulu’nun engel çıkartacağını şahsen düşünmüyorum. Ancak elbette bu sürece İstanbul Barosu avukatlarının bu satış sürecine aktif olarak destek vermesi de önemli olacaktır.

Elbette, bu satış sürecinde, mevcut kiracı-işletmeci firmanın da sözleşmesinden kaynaklanan haklarının da hakkaniyet çerçevesinde olabildiğince korunması, daha önce katlandığı bazı zorunlu olağanüstü giderlerin ve lüks giderlerin de, işletmeden elde ettiği gelir ve yatırdığı kira bedelleri dikkate alarak tazmin edilmesi gerekebilir.

Bu yazıdaki çağrı özellikle İstanbul Barosu’nun mülkiyetinde bulunan Balmumcu’daki tesisi konu alsa da, benzer özellikler gösteren diğer Baro taşınmazları bakımından da geçerlidir.

Av. Onur ACAR (İstanbul Barosu)

“Bilanço Esasına Göre Defter Tutanlar ile Serbest Meslek Kazanç Defteri Tutanlara POS Cihazı Bulundurma Zorunluluğu Getirilmesine İlişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Taslağı” Hakkında Görüş ve Değişiklik Talebi

Gelirler İdaresi Başkanlığı(“GİB”), aralarında avukatların da dahil olduğu serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflere ve bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere POS cihazı bulundurmayı zorunlu hale getirmek için bir Tebliğ Taslağı hazırlamış ve bunu internet sitesinde yayınlayarak kamuoyu görüşüne açmıştır. ( https://www.gib.gov.tr/node/167474 )

19.01.2023 tarihinde yayınlanan bu duyuruda, ilgililerin görüş ve önerilerini 23.01.2023 tarihine kadar e-posta yoluyla sunabilecekleri belirtilmiştir. Bu süre, Taslak’ta öngörülen yükümlülükler için getirilen tarih eşiğinin 01.04.2023 olduğu da dikkate alındığında epey kısadır.

Tebliğ Taslağı’nın öngördüğü POS cihazı bulundurma yükümlülüğünün avukatlar bakımından uygulanmasının pek çok açıdan anlamlı ve isabetli olmayacağı kanaatiyle GİB’e sunduğum görüşte; (terditli olarak) öncelikle avukatların bu kapsam dışında bırakılması ya da avukatların POS cihazı yerine sanalPOS hesabı bulundurmalarının da yeterli sayılması yönünde değişiklik yapılması talebinde bulundum.

Elbette, Tebliğ Taslağı’ndaki POS cihazı bulundurma yükümlülüğünün avukat olmayan serbest meslek mensupları ve bilanço esasına göre defter tutan mükellefler bakımından ne kadar anlamlı ve gerekli olduğu tartışılabilir. Aşağıda paylaştığım görüş ve değişiklik talebi ise yalnızca bir avukat bakış açısıyla hazırlanmıştır. Bu hususta GİB’e görüş sunmak isteyen avukatlar, diledikleri ölçüde yararlanabilirler.

————————————————————————————————————————————————————-

Sayın Gelirler İdaresi Başkanlığı Yetkilisi,

Ben, […………………] Barosu’na [………] sicil numara ile kayıtlı avukat olan,  [……………………] Vergi Dairesi’nde [……………………] vergi no. ile kayıtlı vergi mükellefi olan [……………………]’ım.

Kurumunuz’un internet sitesinde https://www.gib.gov.tr/node/167474url linki ile yayımlanan duyuruya göre; Bilanço Esasına Göre Defter Tutanlar ile Serbest Meslek Kazanç Defteri Tutanlara POS Cihazı Bulundurma Zorunluluğu Getirilmesine İlişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Taslağı metninin geliştirilmesine ve yayımlanmaya hazır hale getirilmesi için çalışmaların devam ettiği, mevcut taslakta yer alan konuların geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerin, 23/1/2023 tarihi mesai bitimine kadar VUK2@gelirler.gov.tr elektronik posta adresine iletebileceği belirtilmiştir.

Bu itibarla, söz konusu Tebliğ Taslağı’na ilişkin görüşlerimi, önerilerimi ve değişiklik taleplerimi aşağıda bilgilerinize ve değerlendirmelerinize sunarım.

  1. Söz konusu Tebliğ Taslağı’nın amacı ve kapsamı, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere ve serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflere, iş yerlerinde kredi kartı okuyucusu (POS -Point of Sale- cihazı) bulundurmaları zorunluluğu getirilmesidir.

İşbu e-postadaki görüşler ve öneriler, aralarında serbest meslek kazanç defteri tutan bir avukat olarak, Tebliğ Taslağı’nın avukatlar bakımından etki doğuran hükümlerine ilişkindir.

  • Tebliğ Taslağı’na göre, serbest meslek kazanç defteri tutanlara ve bu kapsamda avukatlara, kredi kartı okuyucusu(point of sales-POS) cihazı bulundurma zorunluluğu getirilmesi, VUK mük. mad. 257’nin Kurumunuz’a verdiği ikincil düzenleme getirme yetkisini ve aşan, ölçüsüz ve hukuka aykırı bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesi halinde, uygulanmasından ötürü doğacak bir uyuşmazlıkta idari yargı mercileri tarafından iptal edilmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir.
  • Tebliğ Taslağı’ndaki bu düzenleme, avukatlık mesleğinin fiilî uygulanma biçimleri göz ardı edilmeden hazırlanmıştır. Zira;

3.1. Tebliğ Taslağı’nda, avukatların hangi ilişki tarafı olan kişilerden hangi kalemlere ilişkin ödemelerde pos cihazı kullanılacağına ilişkin düzenleme bulunmamaktadır.

3.1. Avukatlar, gerek kendi hizmet sundukları müvekkillerinden, hukuki danışma hizmeti sağladıkları danışanlarından veya kendi müvekkillerinin karşı tarafı olan borçlulardan/davalılardan kredi kartı ile veya banka kartı ile, ödeme kabul etmek zorunda değildir.

3.2. Avukatlar, diledikleri takdirde banka havalesi/EFT yoluyla ödeme tahsil edebilmektedir.

3.4. Avukatlar, diledikleri takdirde, sanalpos hizmeti ile ödeme alabilmektedir ve bunu POS cihazı kullanmadan gerçekleştirebilmektedir. Bu sanalpos hizmeti ile, kredi kartına taksit uygulanabilmektedir. (Halihazırda Türkiye Barolar Birliği’nin anlaşmalı olduğu Türk Elektronik Para A.Ş.‘nin ParamPOS hizmeti ile – url linki: https://param.com.tr/param-sanal-pos ) Bu hizmeti de bazı müvekkillerimden gerçekleştirdiğim tahsilatlarda fiilen kullanmış bulunmaktayım. Türkiye Barolar Birliği’nin ve Adalet Bakanlığı’nın anlaşma sağlayacağı farklı sanalpos hizmetleri olması halinde bunları da alternatif olarak değerlendirmem mümkün olabilecektir.

3.5. Avukatlar, tahsilatları için ödeme yapan kişilerle(müvekkiller, müvekkillerin karşı tarafı olan borçlular/davalılar vs.) yüz yüze temas ve iletişim kurmak zorunda değildir. Bu tür hizmet ve vekalet ilişkileri, mesafeli olarak (e-posta, telefon, posta, video konferans vs. yolla) kurulabilmektedir. Bu ilişki, bazı hallerde, bir üçüncü kişi vasıtasıyla da sunulabilmektedir. (Örnek olarak bir kısıtlı-tutuklu-hükümlü yakını vs. gibi) Bu ilişkinin kurulması bazı hallerde avukat bürosunun dışında, cezaevinde-tutukevinde, geri gönderme merkezinde veya müvekkilin ikametgâhında gerçekleştirilebilmektedir. Aynı doğrultuda, avukatlık ücreti ve harç-masraf ödemeleri de, avukat bürosu dışında ve kimi zaman üçüncü kişiler vasıtasıyla tahsil edilebilmektedir.

3.6. Avukatların vekil sıfatıyla yürüttükleri işlerin(dava takibi, icra takibi, arabuluculukta ve tahkim merciinde taraf vekilliği, idari merciler nezdindeki başvurular vs.) Türkiye Barolar Birliği tarafından belirlenen ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe giren Avukat Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) tarafından düzenlenmektedir. Bu Tarife, ilgili işlerden tahsil edilen ücretlerin tespiti konusunda GİB-Vergi Dairesi müfettişlerine bir asgari oranda tahsilat karinesi sunmaktadır.

3.7. Pos cihazı zorunluluğu, avukatlara, pos cihazı satan ve işleten firmalarla sözleşme düzenlemek ve bu firmalara ücret-komisyon ödeme yükümlülüğü getirecektir. Böylelikle, avukatlar, kanuni dayanağı olmayan bir ekonomik yükümlülükle karşı karşıya kalacaklardır.

  • Kanaatimce, bu Tebliğ Taslağı’nın amacı, GİB-Vergi Dairesi müfettişlerinin-yoklama memurlarının olası vergi incelemesi sürecinin kolaylaştırılmasıdır. Ancak bunun için Kanun’da dayanağı muğlak olan, haksız ve ölçüsüz bir yükümlülüğün getirilmesi isabetli değildir. Bu itibarla, bu Tebliğ Taslağı’ndaki pos cihazı bulundurulması yükümlülüğünün ihlâli halinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca herhangi bir idari yaptırımın ve cezanın uygulanmasını mümkün ve muhtemel görmemekteyim.

Bu itibarla, tebliğ taslağında aşağıdaki şekilde değişiklik gerçekleştirilmesinin, idarenin kanuniliği ve düzgün idare ilkesi uyarınca isabetli olacağı kanaatindeyim:

  1. Öncelikli olarak, Tebliğ Taslağı’nın 1. maddesi şu şekilde değiştirilmelidir: MADDE 1- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ile avukatlar hariç serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflere, işyerlerinde kredi kartı okuyucusu (POS -Point of Sale- cihazı) bulundurmaları zorunluluğu getirilmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.
  1. Yukarıdaki I. maddede belirtilen şekilde değişiklik yapılmaması halinde ise, aşağıdaki şekilde değişiklik yapılmalıdır:

MADDE 1- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflere, işyerlerinde kredi kartı okuyucusu (POS -Point of Sale- cihazı) bulundurmaları veya sanal pos hesabı bulundurmaları zorunluluğu getirilmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.

POS cihazı bulundurma zorunluluğu

MADDE 3- (1) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflere, 1/4/2023 tarihinden itibaren iş yerlerinde POS cihazı bulundurma veya sanal pos hesabı bulundurma zorunluluğu getirilmiştir.

(2) POS cihazı veya sanal pos hesabı bulundurma zorunluluğunun başlangıç tarihinden sonra işe başlayanlar işe başlama tarihinden, daha sonraki bir tarihte birinci sınıfa geçen tüccarlar bilanço esasına göre defter tutmaya başladıkları tarihten itibaren 1 ay içerisinde birinci fıkrada öngörülen yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır.

Bilgilerinize ve değerlendirmelerinize sunarım.

Saygılarımla,